SEK hangi markanın yan ürünü ?

Onur

New member
Bir Akşam Sohbetinde Başlayan Merak: SEK’in Hikâyesi

Merhaba forumdaşlar,

Bu akşam elimde bir fincan çay, radyoda eski bir şarkı, dışarıda yavaş yavaş serinleyen bir sonbahar akşamı var. Bazen böyle anlarda, nedensiz bir merak düşer insanın içine. Bugün de öyle oldu. Markaların hikâyelerine, isimlerin ardındaki o “küçük ama anlamlı” öykülere merak sardım. Derken aklıma geldi: “SEK hangi markanın yan ürünüydü?”

Bunu düşünürken aklıma bir arkadaş grubumuz geldi. Her birimizin dünyaya bakışı farklıydı: biri mantığın sesi, diğeri kalbin diliydi. Bu küçük hikâyeyi, SEK’in geçmişine dokunarak onların diliyle anlatmak istiyorum. Çünkü bazen bir markanın arkasında yalnızca üretim zinciri değil, insan doğasının ta kendisi vardır.

---

“SEK mi dedin? O bizim çocukluğumuzdu.”

Bir akşam eski dostlarla buluştuk. Murat, her zamanki gibi konuları stratejik açıdan analiz eden o klasik “mühendis zihni”yle oturmuş, kahvesini yudumluyordu. Ebru ise duygusal bir tebessümle pencereden dışarı bakıyor, yağmurun camdaki izlerini izliyordu.

Murat birden döndü:

— “Şu SEK sütlerini hatırlıyor musunuz? Çocukken içtiğimiz o mavi kapaklılar… Acaba hangi markanın altındaydı o?”

Ebru, gülümseyerek başını salladı:

— “Ah, o tat… Annem sabahları kahvaltıya koyardı, kokusuyla uyanırdım. Markası mı? Bilmem… ama bana hep ev gibi gelirdi.”

Ben de araya girdim:

— “Aslında SEK, yani Sütaş gibi büyük bir markanın alt ürünü değil. SEK, bizzat bir marka. Üstelik tarihi oldukça eskiye, 1963 yılına kadar uzanıyor. Sonrasında da tek başına değil, Türkiye’nin gıda devi +TAT Gıda’nın çatısı altında yer aldı. Yani bir yan ürün değil, kökleri derin bir çınar aslında.”

Murat hemen not defterini çıkarır gibi bir tavırla telefonu eline aldı:

— “Yani şimdi SEK, +Koç Holding’e bağlı TAT Gıda’nın markası mı olmuş?”

— “Aynen öyle,” dedim. “2000’lerin başında Koç Holding bünyesine geçti. Artık TAT, SEK, Pastavilla gibi markalar aynı ailenin üyeleri.”

Ebru o sırada sessizce mırıldandı:

— “Demek aile olmayı başarmışlar. Her biri farklı bir tat, ama aynı sofrada buluşuyorlar…”

---

Bir Markanın Kalbi: İnsan Hikâyeleriyle Atar

Murat için mesele netti: stratejik birleşme, büyüme, pazar payı…

Ebru içinse daha derindi: çocukluk, anne eliyle hazırlanmış kahvaltılar, cam şişedeki sütlerin tertemiz kokusu.

Ve ben o an fark ettim ki; bir markayı tanımlayan şey sadece kime ait olduğu değil, bizim hayatımızda kapladığı yerdi. SEK’in sütleri sadece bir üründü belki ama birçok kişi için “güven” demekti.

O gece masada hem mantık hem duygu vardı. Murat, “Koç Holding bu birleşmeyi çok akıllıca yapmış, süt sektöründe güçlü bir yer edindi,” derken Ebru, “Ama o lezzeti korumaları bence asıl başarı,” diyordu.

İkisi de haklıydı. Çünkü markalar da tıpkı insanlar gibi: biri akılla, biri kalple yol alır.

---

Birlikte Güçlenmek: SEK ve TAT’ın Yol Arkadaşlığı

Tarihine biraz daha daldım. SEK, yani Süt Endüstrisi Kurumu, 1963’te Türkiye’de süt üretimini modernleştirmek için kurulmuştu. Devletin girişimiyle başlayan bu serüven, yıllar içinde özelleştirme süreçleriyle farklı ellere geçti. 2000 yılında Koç Holding’in bünyesindeki TAT Gıda tarafından satın alındı.

O günden sonra SEK, sadece süt değil, yoğurt, ayran, tereyağı, dondurma gibi birçok ürünle geniş bir aileye dönüştü.

Ama dikkat edin, bu bir “yan ürün” hikâyesi değil; bu, “kök salmış bir markanın yeniden doğuşu.”

Murat bunu bir şirket evliliği olarak görüyordu, Ebru ise bir evlilikteki uyum gibi…

— “Bazen iki marka birleşir ama ruhları uyuşmaz,” dedi Ebru.

— “Ama SEK ve TAT, biri toprağın bereketi, diğeri sütün saflığı… İkisi de doğanın sesiyle uyumlu.”

---

Bir Süt Kutusunun İçine Sığan Anılar

Belki siz de hatırlarsınız…

O küçük mavi-beyaz kutulardaki sütleri. Üzerinde kocaman “SEK” yazardı. Yaz tatillerinde köye gittiğimizde, sabahları soğuk süt içip dışarı koşardık.

Annem hep “SEK süt bozulmaz kolay kolay,” derdi, sanki bir güven sembolü gibiydi.

İşte o güven duygusu, bir markanın en büyük mirasıdır.

Ne kadar el değiştirirse değiştirsin, kalbimizdeki yeri sabit kalır.

---

Forumdaşlara Söz Bırakıyorum: Sizdeki SEK Hikâyesi Ne?

O gece sohbet bittiğinde, Murat bir sonuca varmıştı:

— “Demek ki mesele sadece markalar değil, insanların onlara yüklediği anlam.”

Ebru da sessizce ekledi:

— “Ve o anlam, her birimizin çocukluğunda gizli.”

Belki siz de o sütü içtiniz, belki kahvaltı masasında o yoğurdun kapağını açarken annenizin sesi kulağınızdaydı. Belki birine kahve yaparken sütü SEK’tendi ve o kişiyle aranızda bir bağ kuruldu farkında olmadan.

Markalar sadece ekonomik yapılanmalar değildir; onlar, zamanla duygularımızın bir parçası olur. SEK de öyle oldu:

Bir yandan TAT Gıda’nın güçlü çatısı altında büyüdü,

Bir yandan da bizim iç dünyamızda sıcak bir hatıra olarak kaldı.

---

Son Söz: Mantığın ve Kalbin Kesiştiği Yer

Bir markanın “yan ürünü” mü, “esas markası” mı olduğu bazen sadece ticari bir detaydır.

Ama insanların belleğinde bıraktığı iz — işte o, asıl hikâyedir.

Murat için SEK, stratejik bir hamleydi.

Ebru için SEK, çocukluğun kokusuydu.

Benim içinse ikisinin kesişimiydi: mantığın ve kalbin tam ortasında bir tat.

Şimdi sözü size bırakıyorum, forumdaşlar.

Siz hangi tadı hatırlıyorsunuz SEK’le?

Bir kutu sütün kapağında hangi anılar gizli sizde?

Belki sizin hikâyeniz, bu markanın asıl devamı olur…